islamitische wetenschapsverhaal, 3 juni 2023

Manşet gazetesinde ki yayınlanmış olan yazım.

“Farkına varamadığımız hatalar”

Islâm öyle hasas bir din ki, bizler bu hassasiyeti bilemiyoruz. Bilmediğimiz için de çokça hatalar yapıyoruz. Hatamızın farkında bile değiliz.

Hatalarımızdan biri gösteriş/riya. Gösterişe çok önem veriyoruz. Hayatımızda bu BiR numara!

Hep bizim olan şeyler dışarıya karşı en iyisi olmasını isteriz. Bizim düğünümüz en kalabalığı olsun isteriz. “Falancanın düğünü, falancanın cenazesi ne kalabalıktı öyle? Çevresi ve sevenleri” çokmuş deriz. Böyle denmesinden de çoook hoşlanırız. Egomuz kabarırda kabarır!

Cenazemiz kalabalık olduğun da, acıyı bir tarafa bırakıp, kalabalıktan konuşuruz. Bu acımıza su serpiyor, bu zahiri hayatımız da egomuz kabarıyor. Başkasının cenazesi kalabalık olursa, çekemeyiz, kıskanırız. “Cuma’ya rast geldiği için kalabalıktı, sevildikleri için değil” diye de kulp takarız.

Bu gibi konuşmaları.. camide, günlerimizde, cenazede konuşuyoruz. “Benim günüm çok kalabalıktı, sevenim çokmuş “diye seviniriz. Başkasının günü, mevlidi Kuranı kalabalık değilse yandı gün sahibi! Dillerde dolaşacak! “az insan geldi” diye. Utanacak. Çünkü insanlara rezil olacak. Aslında rezil olan bu gibi konuşanlar olacak Allah katında. Böyle boş konuşmaları bıraksak ta, Allah’ın rızasını kazanacak ilimleri öğrensek. Ahiretimizi kurtaracak ameller işlesek! Şu hayatta, kendi helâl kazancımızdan, ihtiyacı olanlara verebilsek.Görünüşte vermek malı, parayı azaltır gibi oluyor ama aslında bereket çoğalıyor, ahirette ki “banka hesabımız da” birikimimiz çoğalıyor. Lokmamızı paylaşabilmek insana bu dünya huzuru verdiği gibi Ahirette daha fazlası verilecek. Ahiretteki huzuru dünya kelamıyla anlatmaya kelimeler yetmez.

Farkına varmadan yaptığımız hatalardan biri de göze girebilmek için, çevremizi genişletmek için, vermek oluyor. Verirken zarara girdiğimizin farkında bile değiliz. Bu gibi “vermek” bizim bereketimizi artırmaz, ahiretimiz için de bir faydası yok ama zararıçok!! Malımız eksiliyor. Belki çevre büyüyor ama bu çevre verdiğimiz müddetçe büyük olur, veremediğimiz zaman, veya bu “cevreye” işimizin düştüğü zaman, yanımızda olmadıklarını göreceğiz. Bu da bizim batıni ve zahiri zararımız olacak!

Müslümanlara Cenabı Allah, biz kullarına ihsanlarda bulunuyor. Bizlerin “derecesi artsın” diye, “günahlarını sileyim” diye, “Ahirette mutlu yaşasın” diye bizlere fırsatlar veriyor. Bu fırsatlar üç aylar ve kandiller.

Üç aylar diye bildiğimiz Recep, Şaban ve Ramazan ayları manevi bakımdan diğer aylardan daha üstün ve daha bereketlidir.

Mevlid kandili peygamberimizin doğduğunu, Miraç kandili Peygamber Aleyhisselamın “isra” gece yolculuğunu ve “mirac” Allahla buluştuğunu, ibadetlerle anıyoruz. Beraat kandilinde bir senelik ömrümüz de yaşayacağımız kaderimiz tekrar yazılıyor.

Regaib kandili Allah’ın rahmet ve bağışlamasının bol olduğu, duaların kabul edildiği mübarek bir gecedir.

Kadir gecesi, bin aydan hayırlı denmesi, bütün ömrümüzde yaptığımız ibadetler, bu Kadir gecesinde yaptığımız ibadetlere verilen sevapların bedel-i anlamına geliyor. Bu geceler ve aylarda, çokça ibadet hayır hasenat yapmamız, lokmamızı paylaşmak, akrabalarımızıziyaret etmemiz ve komşu ve arkadaşlarımızın halini gözetmemiz gerekiyor. Bu gibi ibadetlerimiz bizlerin dünya ve ahirette ki derecemizin artmasına sebeb oluyor. Bu fırsatları veren Rabbimize çokça şükür etmemiz gerekiyor. Şükür imanımızı kuvvetlendirir! Şükür bizi cömert yapar! Şükür cennetin kapılarını açar! Şükür bizim iyi insan olmamızı sağlar! Ne verirsek Allah için verelim!

Hayırlı Ramazanlar diliyorum.

Latife Uğur